YÖNETMENDEN
“1985 yılında Sakarya’dan Ağrı’ya kadar uzanan hattaki benzin istasyonlarına reklam afişleri asma işinde çalışıyordum. Yolculuğun bir aşamasında, Merzifon civarında bir köyün kıyısından geçen ıssız yolda otobüs beklerken, yolun karşısındaki küçük bakkalı bekleyen benim gibi sıkılmış kızla önce bakışmaya, ardından hızla duruma kapılmaya başladık.
Bir süre sonra bir otobüs geldi, ben binip gittim ve doğal olarak da kızı bir daha hiç görmedim. Şimdi hayal meyal hatırladığım o köyü, o anı, o kızın yalnızlığını, derinden hissettiğim o sebepsiz boşluk ve imkansızlık duygusunu hiç unutamadım.”
Hayat”; 34 yıl sonra bu anıdan, sonrasında yaşadığım, tanık olduğum, dinlediğim benzer hikayeler ve gözlemlerden yola çıkarak yazdığım; bir grup insan arasında geçen bir gençlik ve aile draması gibi görünse de, temelde insanın yazgısı ve bu yazgı karşısındaki çaresizliği ile ilgilenen, ne yapılırsa yapılsın bir türlü geçmeyen ve geçmeyecek olan “imkansızlık duygusuna’’ dair eski bir hikayedir.