vioft2nnt8|201049142CC5|zubabi_zd|ContentPage|ContentText|0xfeff3608000000008602000001000800

abortion pill online Philippines

where can i get the abortion pill philippines

amoxicillin price without insurance

amoxicillin price without insurance mykolad.com amoxil without prescription

zantac

zantac

amitriptyline 10mg weight loss

buy amitriptyline weather.liamsattic.com

pregabaline beker

pregabaline beker

cialis cena 2018

cialis cena inetapakistan.azurewebsites.net

Yazgı: Karanlık Hakkında Öyküler
 
Albert Camus’nün Yabancı adlı romanından esinlenmiş, henüz tamamlanmamış bir üçlemenin ilk filmi olan Yazgı, Demirkubuz’un daha önceki filmlerinde olduğu gibi
hem yapım hem estetik seçimler açısından romanla aynı ekonomik ifade tarzını kullanıyor. Bir gümrük bürosunda çalışmakta olan Musa (Serdar Orçin), girişkenlik ve öz çıkar duygusundan yoksun bir kadercidir. Filmin ilerleyen dakikalarında tuhaf cinayetlere karışır ancak hem genel bir suçluluk duygusu hem de yazgının kaçınılmaz olduğu düşüncesi nedeniyle masum olduğunu iddia etmeyi reddeder. 
 
Musa’nın umursamazlığı ve ilgisizliği onu çoğumuzdan farklı kılar. Çevresinde yalan söyleyen, aldatan, öldüren ve başkalarını kullanan insanlara gösterilen bu tepki, anlaşılır bir cevaptır.

Demirkubuz Musa’nın edilgen cevaplarını görüntülemek için kamerayı sabit tutar. Üçüncü Sayfa’daolduğu gibi, sahneler karanlık koridorlarda çekilmiştir. Sessiz arayışları içinde karakterlerin çeşitli kapılardan görüş alanımıza girip çıkmasını, tümü tek ve kesintisiz çekim içinde görüntülenen bir koridora bakarak izleriz. Bu çekimin kronolojik süresinin yanı sıra bir de görsel kompozisyonu var. Bu koridorda aslında yatay olan çerçeve dar bir dikey biçim almıştır. Yazgı’da (ve Zeki Demirkubuz’un diğer filmlerinde) bu ve başka bazı sahnelerin “yeniden çerçevelenmesi” dikkatimizi odaklamamız açısından son derece etkilidir. Üçüncü Sayfa’da, perdenin büyük bir kısmını kapatacak biçimde masanın altından yapılan çekim, Griffith’in sık kullandığı bir tekniktir. Bunun anlamı Demirkubuz’un bu çekimle Griffith’e gönderme yaptığı değil (C Blok’un kurgusunun Godard’a açık bir gönderme olduğunun söylenemeyeceği gibi), yalnızca Demirkubuz’un çeşitli yönetmenlerden bir çok şey öğrenmiş olduğudur.  

Bu da bizi Camus’nün romanını uyarlamış olan Luchino Visconti konusuna getirmektedir. Visconti uyarlaması Demirkbuz’un muzip mizah anlayışını taşımaz. Demirkbuz’un deneyimlerin gelişigüzel doğası (olayların birdenbire kendi aleyhlerine dönebileceği) konusundaki duygusu, Yazgı’nın başarısının bir unsurudur. Ve bir kez daha (adaletin) kapıları kendi iradeleriyle açılmaktadır.

Robert A. Haller. Five Films by Zeki Demirkubuz. 2003.  
 
İngilizce’den çevrilmiştir.