BULANTI (Not: 3.5/5)
Yönetmen: Zeki Demirkubuz
Oyuncular: Zeki Demirkubuz,
Şebnem Hassanisoughi, Öykü Karayel, Çağlar Çorumlu, Cemre Ebuzziya, Ercan Kesal,
Nurhayat Demirkubuz
Yapım: 2015, Türkiye
Süre: 116 dakika
Malum, sinema aynı zamanda kişisel bir yolculuktur.
Zeki Demirkubuz’un uzun soluklu yönetmenlik serüvenine bakıldığında en kişisel
izleri ‘Bekleme Odası’nda bulabiliriz. Deneyimli yönetmen son çalışması
‘Bulantı’yla bir kez daha aynı sulara dönüyor gibi. Gibi diyoruz, çünkü bu kez
filminin ana karakteri bir yönetmen değil, klasik bir küçük burjuva aydını.
Ahlakı ve hayatı bakışı da ait olduğu sınıfın değerleri ve ilişkileriyle örülü…
Konuyu kısaca özetlemek gerekirse; bir eğitim kurumunda eğitmenlik yapan Ahmet,
çalkantılı bir hayatın sahibidir. Başına trajik bir olay gelir ama o sanki
hiçbir şey olmamışçasına hayatına devam eder. Ya da buzdağının yüzeydeki
görüntüsü böyledir...
Demirkubuz’un 10. filmi olan ‘Bulantı’, evet ‘kişiselliği’yle ilk elde ‘Bekleme
Odası’nı akla getirse de olay örgüleri, karakter ilişkileri ve de kimi
kadrajları itibariyle ‘Masumiyet’, ‘Kader’ ve ‘Kıskanmak’ hariç geride kalan
filmlerinin adeta yeniden harmanlanması gibi de duruyor. Öykünün felsefi
altyapısında ise Camus’nün ‘Yabancı’sıyla ‘Dostoyevski ruhu’nu bulmak mümkün
(doğrusu ben ‘Bulantı’daki ana karakterin haletiruhiyesi dolayısıyla Wenders’in
son filmi ‘Her Şey Güzel Olacak’la da akrabalık kurduğu düşüncesindeyim). Ki
bütün bu ipuçlarını birleştirince yönetmenin bildik temaları ve dertleriyle bir
kez daha buluştuğumuzu görüyoruz. Yani insan ruhunun kötülükle yakın teması,
yaşananlar karşısındaki kayıtsızlığı, soğukkanlı görünme hali, öte yanda içini
yavaş yavaş kemiren bir vicdan olgusu... Ruhumuzun karanlığına dair söz söyleme
çabasındaki ‘Bulantı’yı işte bu limanlarda gezinen bir yapım olarak tanımlamak
da mümkün...
Finale dikkat…
Filmin problemine gelince, bence şöyle bir durum var: Ana karakteri Ahmet’i Zeki
Demirkubuz’un canlandırması oyunculuk performansı açısından bir sorun teşkil
etmiyor ama bir algı yanılgısı yaratıyor. Çünkü bu tercih (yönetmeni kişisel
olarak yakından tanıyanlar için özellikle), anlatılan karakteri Demirkubuz’un
kendisiymiş gibi düşünmemize yol açıyor (Bu yüzden de kimi sahnelerde
“Demirkubuz öyle davranmaz ama” türünden bir düşünce içimizden geçmiyor değil).
Doğrusu benim açımdan filmin tek ‘flu’ alanı bu, yoksa ‘Bulantı’ içerik ve
dertleri bakımından kendi içinde son derece tutarlı ve izlenmeye değer bir çaba
(Bu arada özellikle finaline de dikkat diyoruz).
Ya oyunculuklar? Zeki Demirkubuz bence ‘Bekleme Odası’ndaki performansının
üzerine çıkıyor ama sanki kadrodaki diğer oyunculardan, kendisine göre daha iyi
sonuçlar almış gibi. Şebnem Hassanisoughi, Öykü Karayel, genç yetenek Cemre
Ebuzziya; üçü de çok iyi. Keza kısa rolünde Çağlar Çorumlu. Ve de yine az
zamanda bir ‘kıssadan hisse’yi bizle paylaşan Ercan Kesal...
Girişteki yargımızdan devam ederek bitirelim: Kimi ‘kişisel yolculuklar’ geneli
kapsamaz, dolayısıyla ‘Bulantı’yı beğenenlerin sayısının çok olacağını
sanmıyorum ama Demirkubuz temalarına yakın olanlar için bence derli toplu bir
film…
Uğur Vardan